Kokuların ve Koklama Duyusunun İnsanlar Üzerindeki Etkileri
Koku alma duyusu (veya olfaction) en önemli duyularımızdan biridir ve beynimizin duygu, hafıza ve üretkenliği etkileyen kısmında yer alır. Koku alma duyusu 24 saat boyunca çalışır ve hiçbir zaman “kapatılamayan” tek duyudur. Vücudun ilk ve en tanımlayıcı deneme mekanizmasıdır, bir ortamın iyi ya da kötü olduğunu anında değerlendirir. İnsanda koku duyusu, günlük duyguların %75’ini etkiler ve hafızada önemli bir rol oynar. İnsan, 10,000’in üzerinde koku molekülünü birbirinden ayırt edebilir. Bu koku molekülleri, teneffüs yoluyla burnun içine girer ve koku reseptörleriyle etkileşime geçer. Koku reseptörleri, bu bilgiyi beynimizin limbik sisteminde bulunan koku alma merkezine iletir. Limbik sistem, zamanda hafıza ve duyguları kontrol etmesinin yanı sıra iştah, sinir sistemi, vücut sıcaklığı, stres seviyesi ve konsantrasyonu etkileyen hormonların salgılanmasını kontrol eden hipofiz bezi ve hipotalamus alanı ile bağlantılıdır. Koku alma sistemi beyinde yer aldığından, koku alma duyusu hafıza, ruhsal durum, stres ve konsantrasyon ile yakından ilişkilidir. Duyguların iletişimi koku ile yapılabilir. Kokunun ruhsal durum, hafıza, duygular, eş seçimi, bağışıklık sistemi ve hormonları etkilediği yönünde iddialar da bulunmaktadır. Akademisyenler ve araştırmacılar, kokunun en basit tanımıyla istekleri doğrulayan bir ruh hali ürettiği ve bu yüzden etkili olduğu yönünde fikir birliği içerisindedirler. Aristo’nun tanımladığı beş duyudan ikisi olan koku ve tat alma, “kimyasal duyular” olarak adlandırılır ve kimi zaman birbirinden ayrı değil bir tek duyu olarak değerlendirilir. Aldığımız tatların yaklaşık %80’i aslında koku alma duyumuz tarafından şekillenir. Koku alma duyusu olmasaydı sadece beş tadı algılayabilirdik: tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve baharatlı.
Bir yemeğin tadını aynı bırakıp sadece kokusunu değiştirmek, lezzeti ile oynamak için yeterlidir. Aslında koku alma duyumuz açken daha kuvvetlidir. Bir koku, havada genellikle çok düşük konsantrasyonda çözünmüş bulunan ve koku alma duyumuzla algılayabildiğimiz bir kimyasaldır. Araştırmalardan elde edilen sonuçlar: Tüm kokuların algılanması nesneldir ve insanın kültürel yapısına veya duygusal haline bağlıdır. İnsanın koku alma sistemi zaman içerisinde değişir ve hem kötü hem iyi kokuları, çok güçlü olmadıkları durumlarda, belirlemekte zorlanır. Buna kokusal adaptasyon adı verilir ve bir kokuya ya da esansa adapte olmak için genellikle bir saat gibi bir süre yeterlidir. Örneğin esanslandırılmış bir ortamda çalışan insanlar genellikle bu esansa adapte olur ve kokusunu ayırt edemezken dışarıdan bu ortama girenler kokuyu derhal ayırt edebilir. Çalışmalar, fark edilebilir bir seviyede yayılmış hoş kokuların tüketici isteklerini doğruladığını, işyeri üretkenliğini artırdığını, ayrıca da sağlık ve tıbbi durumlara yardımcı olduğunu göstermektedir: ABD’de bir kumarhanede gerçekleştirilen bir denemede, test alanına hoş bir koku verildikten sonra kumar gelirlerinde %48’lik bir artış sağlandığı görülmüştür. Deneme sonucunda, havadaki fark edilir kokunun müşterinin muhakeme yeteneğini etkilemeden ve aşırı kumar oynama arzusunu körüklemeden ruh halini ve isteğini artırdığı sonucuna varılmıştır. 1989’da gerçekleştirilen bir denemede ise müşterilerin, esanslandırılan bir mücevher mağazasını gezmek için daha fazla zaman harcadıkları görülmüştür.
Yine ABD’de bir süpermarkette, unlu mamuller reyonunun satışları ortama yeni pişmiş ekmek kokusu verildikten sonra üçe katlamıştır. Bir iş yerinde molalar sırasında ortama lavanta kokusu verilmesinin iş performansında düşüşü önlediği belirlenmiştir. Avustralya’da bir üniversitede Alzheimer, Huntington ve Parkinson hastalıkları ile şizofreni ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi beyin hastalıklarının teşhisi kokular kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Japonya’da, kokuların ve esanslı yağların Alzheimer hastalığının tedavisi üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Araştırmalar, ayrıca, belirli bir kokuya sürekli maruz kalmanın kilo vermeye yardımcı olduğunu göstermiştir. New York Memorial Sloan-Kettering Kanser Merkezi’nde doktorlar, tıbbi tahliller sırasındaki heyecanı gidermek için esanslardan yararlanmaktadır. Duke University Tıp Merkezi’nde doktorlar, menopoz dönemindeki kadınlarda depresyon ve ruhsal çalkantıları hafifletmek için çeşitli esanslar kullanmaktadır. Ruhsal durum veya davranışları etkilemek için esans kullanımı aromaterapi olarak adlandırılır. Koku duyusunun kaybına anosmia adı verilir. Koku alma duyusunun olmaması iştah ve libido kaybı ile koku hatıralarından kaynaklanan depresyona neden olabilir. Anosmia, kimi zaman Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının erken belirtilerinden de olabilir çünkü bu iki hastalığın da nedeni Limbik Sistemle ilgili sistemlerin dejenerasyonudur. Esanslı yağların etkisi Esanslı yağların tıp ve sağlıkla ilgili konularda fayda sağladıkları genel olarak kabul görmektedir. %100 saf esanslı yağlar bitki özlerinden elde edilir.
Dolayısıyla da bu bitkilere ait sağlık ve arındırıcı özellikleri taşırlar. Esanslı yağlar, sigara dumanı dahil kötü kokuları basitçe maskelemez, önlerler. Esanslı yağlar, havada çözülmüş mikro buğu olarak teneffüs edildiklerinde, vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirirler. Bilimsel araştırmalar, esanslı yağların bakteriler, virüsler ve küfler gibi hava ile bulaşan mikroplarla savaşarak bunları önlediklerini doğrulamaktadır. İngiltere’de birçok hastanede enfeksiyonların yayılmasını önlemek amacıyla havaya çam yağı buğusu verilmektedir. 1955’te gerçekleştirilen bir araştırma, 21 farklı çeşit esanslı yağın, 3 saat içerisinde sağlık sorunlarına yol açabilecek çeşitli mikropları azalttığını ya da tamamen yok ettiğini göstermiştir. Esanslı yağlar, uzun yıllardan beri öksürük tedavisinde kullanılmaktadır. Yaygın olarak kullanılan temizlik ve anti bakteriyel ürünlerde de çeşitli esanslı yağlar kullanılmaktadır. Kaynaklar: Hirsch, 1995, Psychology and Marketing Knasko, 1989, cited in The Journal of Marketing, USA Hirsch, 1995, International Journal of Aromatherapy Sakamoto, et al, 2006, cited at http://chemse.oxfordjournals.org University of Melbourne, 2006, cited at http://www.unimelb.edu.au/ Miyazawa, 2006, Inhibition of Acetylcholinesterase Activity by Tea Tree Oil & Constituent Terpenoids Sweet, 1997, Scents and Nonsense: Does Aromatherapy Stink