Mitolojik Bir Hikaye: İo ve Zeus…
Sacred Bosphorus’un ilhamını aldığı, büyüleyici hikaye ve mitlerin zenginleştirdiği İstanbul’un Boğazı’na uzanıyoruz.
Eski Yunan dilinde boûs βοῦς ; inek anlamı taşır ve poros πόρος kelimesi ise yol, geçit demektir. İnek geçidi anlamını taşıyan Bosphorus ‘’İo ve Zeus’’ ile ilişkilendirilir.
İo Argos’luların Nehir Tanrısı Inachus’un kızıdır, aynı zamanda tanrıça Hera Tapınağı’nın da bir rahibesidir. Çapkınlıklarıyla tanınan, Tanrıların Tanrısı Zeus bir gün Olimpos’taki tahtından yeryüzündeki İo’yu görür ve bir kez daha aşık olmuştur.
Aşık olduğu kadınları beden ve biçim sorgulamadan elde etmeye alışkın olan Zeus, Io ile beyaz bir bulut biçimine girerek birlikte olur.
Eşinin o sırada Olimpos’ta olmadığını farkeden Hera yeryüzünde Zeus’u aramaya koyulur. Yakalanacağını bilen Zeus, İo’yu beyaz bir ineğe dönüştürür. Hera onları bulur, ancak ineğin yalnızca bir inek olduğuna inanmakta güçlük çeker ve Zeus’tan bu göz kamaştırıcı güzellikteki ineği kendisine hediye etmesini ister.
İneği bir zeytin ağacına bağlar ve Argus Panoptes’i bekçisi yapar. Yüz tane göze sahiptir Argus Panoptes, bu gözlerin bir kısmı uyusa bile bir kısmı her zaman açıktır ve her şeyi görür. İneğe dönüştürdüğü İo’ya merhamet göstermek isteyen Zeus, Hermes’i görevlendirir. Hızı, zekası ve aldatıcılığı ile tanınan Hermes, uyku tanrısı Hypnos’tan büyülü haşhaş çiçekleri alır. Bir çoban kılığında yaklaştığı Argus’a hikayeler anlatır ve haşhaş çiçeklerini yerleştirdiği kavalını çalarak Argus Panoptes’in her bir gözünü uyutur. Argus uyuduğunda, onu öldürerek İo’yu serbest bırakır.
İo inek halinde de olsa kurtulmuştur ancak Hera hiddetlidir. Kaybettiği gardiyanı Argus’un gözlerini Hera’nın sembollerinden biri olarak bilinen tavus kuşunun kuyrğuna taşır ve tavus kuşu ihtişamını bu şekilde kazanır. Öfkesi ve intikam duygusu oldukça güçlü olan Hera, İo’nun inek bedenine bir at sineği musallat eder. Bu sineğin her bir ısırığı İo’nun çaresizce oradan oraya kaçmasına sebep olur. İo kendini denize atar ve Adriyatik ile Akdeniz’in buluştuğu bu mavi sular İonia Denizi adını alır. İonia’dan yüzerek ulaştığı Avrupa’yı Asya’dan ayıran ilk su geçidi ise eski Yunan dilinde ‘’inek geçidi’’ anlamını taşıyan ‘’Bosporos’’ adını alır.
İo’nun inek formundaki yolculuğu İstanbul Boğazı’na ismini ve hikayelerinden birisini verse de burada sona ermez, Mısır’a kadar ulaşır. Burada Zeus tarafından yeniden insan formuna dönüştürülür ve Keroessa adında bir kız çocuğu dünyaya getirir. Bu kız çocuğu ise daha sonra İstanbul’un büyüleyici dokusunu zenginleştiren Bizans İmparatorluğu’na ismini vericek olan Byzas’ı dünyaya getirir.